Hayli önemli. Çok uzun sürmüş Filistin diplomasinin büyük başarısıdır bu kuşku yok ki. Asla küçümsenemez. Ayrıca bu bir sonuç değil, sonraki benzeri gelişmelerin de başlangıcıdır, muhtemelen. İrlanda’nın, İspanya’nın, Norveç’in Filistin Devleti’ni tanıyacağını açıklamaları, onun devlet olma koşullarını kabul ettikleri anlamına geliyor. Eğer tanıma gerçekleşirse Filistin bu üç ülkeyle karışıklı ilişkileri eşit düzeyde kurabilecek, karşılıklı elçiler atanacak demektir. Yani olması gereken budur.
Ancak bu tanımaların pratikte son derece sınırlı etkisi olacak maalesef. Tanınma sonrası adım adıgeçen ülkelerin Filistin’de büyükelçilikler açması olmalı doğal olarak. Zaten Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide, ülkesinin Batı Şeria’da 1999 yılında açılan Filistin Yönetimi temsilciliğinin büyükelçiliğe dönüşeceğini söyledi hemen. Ne var ki bunun için bir tarih vermedi. İrlanda ile İspanya liderlerinin açıklamalarında Gazze’de barışın gerekliliği, iki devletli çözümün önemi vurgulandı, iyi güzel de büyükelçiliklerin açılmasından söz edilmedi.
Bunu yapmak için hala uygun bir zaman değil demek ki. İrlanda Başbakanı, önümüzdeki Pazar günü Brüksel’e giderek, 40’tan fazla AB üyesi ülkenin yetkilisiyle bir araya gelecek,tanımanın, iki devletli çözümün tanınmasında nasıl bir etki yaratacağını tartışacak. Yani Büyükelçilik açmanın önünde uzun bir süre var gibi görünüyor.
Filistin Devleti’ni, Batı Avrupa’nın dışındaki bölgelerden 140 ülke tanıyor. Ama bu uluslararası arenada Filistin için çok da bir anlam ifade etmiyor. O nedenle AB üyesi ülkelerin tanıma adımı atmaları, diğer Avrupa ülkelerini Filistin’i kabule daha fazla teşvik edici bir işlev görüyor. Bu üç ülkenin tanıma kararı çok heyecan verici elbette, aldıkları bu kararın gereklerini tam yerine getirirlerse de çok daha güzel olacak.
Filistin Devleti için atılan birçok adımın ciddi engellere takıldığını biliyoruz. Geçen haftalarda Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Filistinlilerin BM’ye tam üyeliğini büyük çoğunlukla kabul etti. Ancak bu konuda kesin kararı BM Güvenlik Konseyi verecek. Konsey üyesi ABD bu kararı veto yetkisini kullanarak yürürlükten kaldırabilir. Filistin Devleti 2011 yılında BM kültür örgütü UNESCO’ya da kabul edilmişti ama bunun ne faydasını gördüğü henüz net değil.
Önüne çıkarılan tüm engellere rağmen yine de uluslararası kimi kurumlarda yer almayı başarıyor. Birçok anlaşmaya taraftır örneğin. 2018 yılında Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne üye olmuştur. BM’de de Gözlemci üye olarak yer alıyor. Bu konumdaki ülkeler BM Genel Kurulu’nun oturumlarına katılabilir ancak oy kullanamazlar, bilindiği gibi. Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) de katılabilirler. Başsavcısının İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Hamas liderleri hakkında tutuklama kararı çıkarılmasını istediği UCM’ye Filistin üyeyken, İsrail bu mahkemeyi tanımamaktadır.
Gözlemci olarak sınırlı da olsa BM’de yer alması önemliydi Filistin’in. Eğer ABD veto etmese (kesin edecek tabii) tam üye olarak bu büyük devletler ailesine katılacak, karar mekanizmalarında yer bulabilecek. Bu nedenle İrlanda, İspanya, Norveç’in (Slovenya’nın da tanımaya hazırlandığı bildiriliyor) Filistin’i tanımaları BM’ye tam üyelik yolunu da açabilir.
Tüm dünyaya Filistin Devleti’ni tanıyacaklarını duyuran İrlanda, İspanya, Norveç herhalde bu kararlarından caymayacaklardır. Umarım ertelemezler de.
Ellerini çabuk tutmalarında da yarar var. Gecikirlerse eğer, ortada ne tanınacak bir devlet ne de bir halk kalacak.
Ölü sayısı 40 bine gidiyor Filistin’de çünkü.